Gerçek Servet / Redefining Prosperity (Yönetmen: John de Graaf, ABD, 2018, 57’)

Film madencilik faaliyetlerinin yarattığı kirlilik mirasının ardından nehirlerini kurtarmak amacıyla birleşen bir toplumun yarattığı refahın hikayesini aktarıyor. Kaliforniya’daki altına hücum ile doğan Nevada şehri bir zamanlar dünyada çevreye en çok zarar veren faaliyetlerin yer aldığı şehirlerden biriydi. 1960’larda madencilik faaliyetlerinin bitmesiyle durgunlaşan şehir toprağa dönüş hareketi tarafından keşfedildiğinde ikinci bir altına hücum vakası gerçekleşti; bu sefer “altın” doğa, toplum ve yaşadığı yere sahip çıkmayla ilgili farklı bir fikri temsil ediyordu. Yuba nehrini kurtarma çabası şehir sakinlerini birleştirdi, anlam değiştiren bolluk ve servet kavramları yerel gıda üretimi, eğitim, sanat, müzik gibi alanlarda değişime neden oldu. Şehrin bir zamanlar bireysellik, yarış ve madencilik endüstrisine dayalı çehresi yenilenebilir kaynaklara, çiftçiliğe ve sürdürülebilirliğe dayalı bir geleceğe doğru evriliyor.

Gerçek Servet filmi gösterim günü akşamında Mustafa Alper Ülgen moderatörlüğünde Arif Cangı ve Durukan Dudu ile tartışılacak.

Etkinliğe kayıt olmak için lütfen tıklayın: https://atso.xyz/v9zVt

Arif Ali CANGI :Avukat. Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi ve İzmir Barosu’nda yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Baro Yönetim Kurulu üyeliği döneminde; İnsan Hakları Merkezi, Kent ve Çevre Komisyonu, Çeteleşmeye Karşı Hukukun Üstünlüğü Komisyonu ve Cezaevi Komisyonu koordinatörlüğü görevlerini üstlendi. 2003-2004 döneminde Bergama-Ovacık Altın Madeni ile başlayan “siyanür liçi yöntemiyle altın madeni işletmesi”ne karşı faaliyet gösteren “İzmir-Bergama, Eşme, Sivrihisar, Havran/Küçükdere Elele Hareketi”nin İzmir Barosu adına dönem sözcülüğü görevini yürüttü.  Bergama’da bulunan 1800 yıllık Allianoi Antik Sağlık Yurdu’nun baraj suları altında kalmasını önlemek, ve yerinde korunması sağlamak için kurulan Allianoi Girişim Grubu, EGEÇEP gibi sivil oluşumların sözcülüğünü de yapan Cangı, Akkuyu Nükleer Santrali Projesine yönelik davaları ve Gaziemir’de ortaya çıkan nükleer atıklar ile Manisa/Köprübaşı ve Söke/Kisir’deki uranyum madeni kirliliği ile ilgili çalışmaları nedeniyle 2016 yılında Nükleersiz Gelecek ödülü aldı.  Bireysel ve örgütlü olarak, doğal ve kültürel değerlerin, sağlıklı çevrede yaşama hakkının korunması alanındaki çalışmaları sürüyor. 

Durukan Dudu: Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünün ardından İsveç’te SLU’da (üniversite) “Kırsal Kalkınma” ve “Çevre İletişimi ve Yönetimi” bölümlerinde yüksek lisans yaptı. TEMA Vakfı’nda önce Çevre Politikaları Koordinatörü, kırsala yerleştiği 2012 yılından sonra da yarı-zamanlı olarak Kırsal Kalkınma Uzmanı olarak çalıştı; aynı dönemde Buğday Derneği Tohum Takas Ağı koordinatörülüğü yaptı. 2018’den beri Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) başta olmak üzere uluslararası kurumların projelerine yurtiçi ve yurtdışında danışmanlık veren Dudu, çiftçilik, çobanlık, bütüncül arazi yönetimi ve finansal planlama, editörlük, proje yönetimi, eğitmenlik gibi işler yapıyor; öncü onarıcı tarım ve gıda modellerinin  geliştirilip yaygınlaştırılmasına çalışıyor. 

Mustafa Alper Ülgen: İnşaat mühendisi, çiftçi, çevre aktivisti. Aydın’dan Van’a geniş bir coğrafyada mesleğini yaptıktan sonra, permakültür ve ekolojik mimariye odaklanarak Çanakkale/Bayramiç ilçesinin Yeniköy mezrasına yerleşti ve toprakla uğraşmaya başladı. Buğday Derneği’nde bir dönem yönetim kurulu üyeliği yapan Ülgen, aynı zamanda Bir Tohum Vakfı’nın ve İda Slow Food’un kurucularından ve Kazdağları bölgesindeki maden talanına karşı çevre aktivisti. Gecesi gündüzü atalık buğday tohumları bulmak için dağda tepede dolaşmakla, bulduğu tohumları çoğaltmak için ekip biçerken toprakta, değirmende un öğütmekle, en sonunda çeşit çeşit buğdaydan farklı ekmekler yapmakla geçiyor.